Evrenle ilgili bir oyun olan universe sandbox 2 gerçekten çok ayrıntılı. Galaksi yaratmak yıldız yapmak karadelik süper nova yapmak yıldız çarpıştırmak gezegen yapmak vb. Evrenle ilgili herşey var. Pahalı olması dışında harika bir oyun. Ayrıca bir sürü hazır model var. Eğer galaksiyi oluşturamıyorsanız ordaki modelleri hem inceleyeyip hem hem keyfini çıkarabilirsiniz.
Eğer bilgisayarınız da ve oyun konsollarınız da oldukça kaliteli bir oyun oynamayı seviyorsanız bu haber oldukça fazla bir şekilde hoşuna gidecektir. Video oyunu tarihin neredeyse en çok başarılı yapımlarından bir tanesi olarak karşımıza çıkan Mafia serisinin son üyesi olacak olan Mafia 3’ün çıkış hakkında birkaç detay gün yüzüne çıktı.
Hatırlanacağı üzere oyunun ikinci serisi yaklaşık olarak 5 yıl öncesinde yani 2010 yılın da piyasaya girmişti. Aradan oldukça geçen uzun bir zaman dilimi soncunu da geliştirici stüdyosu 2K Czech, 2K Games tarafından kapatılmıştı
2K’nını Birleşik Krallık bölümlerinden Twitter hesabı içerisine yapılan bir açıklama sonucun da Mafia 3’ün 5 Ağustos gibi bir zaman dilimi içerisinde tüm dünyadaki oyun severlere tanıtılacağını açıkladı. Bu tarih içerisinde yeni bir oyunun da duyuru videosun da yayınlayacağı açılanıyor. 2K United Kingdom konu hakkında hiçbir şekilde başka detay paylaşıma gitmedi. Fakat 5 Ağustos tarihi oldukça yakın bir zaman tarihi her şey o zaman açıklanacak.Hatırlanacağı üzere Mafia serisinin de ilk oyunun da Tommy Angelo adlı kahramanımızın mafyaya adım adım giriş macerası ele alınmış sonrasın da mafyadan çıkmak için den asıl kurtulacağını ele almıştı. Bir film gibi oldukça büyük bir akıcı hikayeye sahip olan oyunca bolca dramatik an ve oyun için de tarihi olarak unutulmaz bir senaryo yer alıyor.
Karşımıza çıkan bu başarılı yapımın hemen arkasından da 2010 yılın da yayına giren Mafia 2’de Vite Scaletta adlı genç ve azimli bir karakterin sadık dostu olan Joe Barboro’nunu da hikâyesi konu alınıyordu. Erinin 2. Oyunun da bir önceki oyun da ki Tomy Angelo ile de kesişiyor. Oyunun sonlarına geldiğimiz de ise Joe Barbar oyunun sonlarında kaçırılıyor beraberinde Vito bu duruma tanık olurken oyun bitiyordu.
Mafia 3’te ise bu yarım kalan senaryo üzerinde devam edilmesi bekleniyor. Tekrardan 2K karşımıza oldukça büyük bir sürpriz ile çıkabilir.
Akinator büyük bir oyun olmasada zaman geçirmek ve şaşırtmak için harika bir oyun. Yerli yersiz sorular soruyor ama biliyor. Bildiğini görünce çok şaşırtıyor. Sakın kendinizi kaptırmayın.
Daha selam bile vermeden belirtmek istiyorum ki, Metal Gear Solid 5: The Phantom Pain'i hala bitirmedim. Zaten böyle bir şeyi iki gün içinde başarabilmek adına hiç uyumamam gerekirdi.
Bu daha önceki oyunlar için yapmadığım bir şey değil. Gerekirse daha önceki oyunlarda olduğu gibi yine sabahlara kadar oynayabilirdim ama bu kez karşımda farklı bir yapım var. The Phantom Pain, açık dünya oynanışı ve bana gizlilik konusunda sunduğu çeşitlilikle başında uzun saatler geçirmemi istiyor. Sanırım ben de buna ayak uyduracağım.
Yine de hatrı sayılır şekilde yapımı oynadığımı da söyleyebilirim. İncelemeyi yapabilmek adına bilmem gereken çoğu donanıma sahip olacak kadar vakit geçirdim The Phantom Pain ile.
Hayatımda ilk kez bir oyun benden ortama adapte olmamı istiyor. Afganistan topraklarında zor dakikalar yaşadım. Ortama uyum sağlamak yerine kafalama girmeyi denediğim anlar da oldu ama bunun bedelini çoğu zaman ödedim.
Çünkü oynanış konusunda sunduğu serbestlik sayesinde gerçekten sonsuz seçenekle karşı karşıyayız. Yani aynı bölümü oynayan iki oyuncunun çok benzer kafa yapılarında olmaları bile bölümün gidişatının tamamen farklı olmasını engelleyemeyecek diyebilirim. Çünkü bir noktada başka bir tercih yapılacak ve doğal olarak bir anda işleyiş değişecek.Kojima daha önceki Metal Gear oyunlarının sunduğu oynanış deneyiminin yeterli olmadığını ve bunun için kendisini suçlu hissettiğini belirtmişti. Bu konuyu ciddi anlamda kafaya taktığını görebiliyoruz. Seriye hak ettiği oynanışı sağlayacağını söylemişti ve bunu başarmanın da ötesine geçtiğini söylemek yersiz olmaz.
Aslında bunun örneğini bizlere Ground Zeroes ile vermeyi denemişti fakat bizler bunu pek anlamak istememiş, Ground Zeroes'un ne kadar kısa olduğundan bahsedip durmuştuk. Fırtınadan önceki sessizlik olduğundan emindim ama seride böyle yan ve seriyle bağlantılı olsa da pek sevilmeyen örnekler olduğunu da biliyordum.
Neyse ki haksız çıktım. Kojima oyunda geçirdiğim her saniyede üzerinde çalıştığı detaylarla beni şaşırtmayı başardı. İlerleyen dönemde oyunun kendini tekrar etmeye başlaması gibi bir durum olacağını da hiç sanmıyorum. Çünkü "TAMAM" dediğiniz noktada durmasını çok iyi bilen biri Kojima.
Prologue bölümünün ise asıl oyunumuz ile ilgisi pek yok. Eski oyunlara selam çakan bir oynanışa sahip ve daha çok karakterleri tanıtmak ve tabii ki hikayeye sağlam bir giriş yapabilmek adına orada. Hatta işi biraz ileri götürüp Kojima'nın bir animasyon film denemesi bile denebilir. Çünkü her saniyesini soluksuz izlediğiniz, pek de fazla müdahalede bulunmadığınız bir seyirlik var karşınızda. "Yok artık" "Pes" "Hadi canım" gibi tepkiler vermeniz çok olası. İnanılmaz bir tempo var ve giriş bölümünden sonra yapım asla bu denli bir tempo yakalamıyor.
AH ŞU DİL PROBLEMİ
Tabii hikaye konusuna dönmüşken hemen bahsetmek gerek. Oyunda Türkçe dil seçeneği yok. Bir yama çalışması dışarıdan yapılmadıkça da ne yazık ki böyle bir seçeneği olmayacak. Bu yüzden ileri derecede İngilizce ihtiyacı duyacağınızı belirtmemiz gerek. Eğer hikayeyi merak ediyorsanız, eski oyunlarda en yalnız olduğumuz anlarda bile yalnız hissetmemizi engelleyen telsiz sistemiyle halledilen "filler" yani boşluk dolduran hikaye anlatımı, ana binanızda bulunan kasetleri dinlemeniz üzerine kurulmuş durumda.
Benim için belki de The Phantom Pain'in tek kusuru bu oldu. Issız topraklarda gezerken telsizden eskiden olduğu gibi geyikler yapamamak, hikayeye hakim olmak için gerekli detayları alamamak çok kötü. Saatlerimi kulağımda kulaklıkla kaset dinleyerek geçirmek zorunda olmadığım gibi Snake'in hiç konuşmayarak olayı daha da anlamsız hale getirmesi berbat bir tercih olmuş. Sonunda Kojima'yı kınayacak bir nokta buldum. Rahat ölebilirim.
The Phantom Pain'in hikayesine dönecek olursak, Big Boss karakteri ile oynadığımızı muhtemelen biliyorsunuzdur. The Boss'un ardından efsane haline gelen Big Boss, kurduğu teşkilat ile müthiş bir güç haline gelmişti. Fakat yapılan saldırıda neredeyse herkes öldü. Ardından da kendimizi The Phantom Pain'in açılış sahnesinde bulduk diyebilirim. Yani kronoloji içerisinde bulunduğumuz yıllarda bahsettiğim olaylar gelişiyor.
Tabii ki yakından tanıdığımız Revolver Ocelot ve Miller karakterleri de bizimle birlikte. Yine de Miller'ın görevler hakkındaki yorumları ve dünyanın en düz adamı Ocelot'un hikaye odaklı duygusuz konuşmaları dışında hiçbir ses duyamıyoruz karakterlerden. İçime dert oldu vallahi.
MOTHERBASE NEDİR? YENİR Mİ?
Big Boss yeniden bir ordu toplama işine girişiyor çünkü öcünü alması gerekiyor. Tanıdığı herkesi öldürenlere karşı büyük bir operasyona girişiyor. Burada da Motherbase adındaki ana binamız devreye giriyor. Eğer PSP kullanıcısıysanız Peace Walker oynamışsınızdır. Oynamadıysanız da Motherbase kavramının orada ilk kez karşımıza çıkarıldığını ben hemen size söyleyeyim.
Şimdiki hali ise bir hayli geliştirilmiş durumda tabii ki. Aklınıza bile gelmeyecek geliştirmelere açık durumda ve oyunun temel noktalarından biri de bunu gerçekleştirmek. Bunu nasıl yapacaksınız? Aslında çok kolay gibi görünen, fakat oyunda ciddi anlamda mesai harcamanızı gerektiren bir sistemle. Materyal toplamak!
Materyalleri gittiğiniz görevlerde bulabiliyorsunuz. Haritada öylesine dolaşırken de bulabiliyorsunuz. Fakat görülmesi biraz zor diyebilirim. Özellikle kamplardaki binaların içerisinde masaların üzerinde duran bazı şeyleri başta tanımanız bir hayli zor. Bunun önüne geçmek için materyalleri tuşa basıp toplamadan önce biraz inceleyebilirsiniz. Bu sayede sürekli toplayacağınız şeylerin görüntüleri hafızanızda yer edecektir.
Topladığınız materyaller sayesinde silah güçlendirmelerinden yeni ekipmanlara kadar birçok güçlendirmeyi yapabiliyorsunuz. Hatta oyunun burada bir mikro ödeme sistemi kurduğunu da belirtelim. Motherbase için birçok seçenek satışa sunulmuş durumda.
Aksiyonun hiç azalmadığı açık dünya oyunu olan Just Cause serisine katılmayı beklenen Just Cause 3, yeni açıklamalar ile bir kez daha kendisini gösterdi. Geliştrici ekip Avalanche Studios’un, PC Gamer dergisinin son sayısında verdiği röportajda, mekan ve yapay zeka ile ilgili bilgiler verildi.
İlk olarak geliştirici ekip, oyuncuları geniş ve zorlayıcı bir haritanın beklediğini belirtti. Kasabalar, karakollar, askeri üstler ve birçok ayrı mekan ile doğanın zorlukları ile karşı karşıya kalacağız. Ayrıca oyuna girdiğimiz zaman, belirli bir yerde olmayacağız. Yani her oyuna girdiğimizde rastgele bir yerde doğacağız.
En çok merak edilen ve şikayet edilen konulardan biri olan yapay zeka ile ilgili ise ekip, bu konuda oyunculara güvence verdi. Ortalama yapay zekadan fazlası ortaya konulan oyunda, askeri üstü basmak epey bir zaman alacak gibi gözüküyor. Just Cause 3, bu yılın son çeyreğinde PC, PS4 ve Xbox One için piyasada olacak.
Yoldaşlarınıza kral olma konusunda yardımcı ol diyoruz her bir yoldaşınız sadece bir kez propaganda yapmak için gidiyor ve her bir gidiş için 3 puan idare hakkı kazanıyoruz.Savaşta kazanan taraf olursanız barış anlaşması ile idare puanı alırsınız Tarafınıza her bir lord geçtiğinde yine 3 puan idare hakkı alıyoruz Sizi her bir kral bey olarak tanıdığında yine 3 puan idare hakkı alıyoruz
Onur:
Savaş sonunda lordları esir almayıp serbest bıraktığımızda onur puanı kazanıyoruz. Köylülere yardım edince veya şehir halkına , onurumuz artıyor. Nam:
Bildiğiniz gibi galip geldiğiniz her savaşta muharebe büyüklüğüne göre nam puanı alıyoruz.
Derebeyi:
Oyundaki size bağlı olan lordlar ve leydiler.Toprak vererek yoldaşlarınız dahil derebeyleriniz olacaktır.
Bakan :
Oyunda eşinizi, yoldaşlarınızdan herhangi birini ve halktan birini krallığınızı kurduktan sonra bakan atayabilirsiniz. Bakan size krallık yönetiminde yardımcı olacaktır.
Krallık Kurma:
İlk önce şunu bilmelisiniz.Mount and blade'de warband'dan eski sürümlerde krallık kuramazsınız.Ama diğer herşeyi yapabilirsiniz.
Oyuna girin karakter oluşturun ve bir krallığa derebey olarak katılın.Bu sırada da bir leydi ve onun bir yakını ile olan ilişkilerinizi yükseltin.Diğer derebeylere yardım edin savaşlarda ve kral ile de ilişkinizi yükseltin kaleniz olsun namınızı arttırın, onurunuzu yükseltin ve gerekli nam ve onuru toplayıp evlenince yoldaşlarınızdan kral olmanız konusunda yardım isteyin ve her bir yollamanızda 3 puan idare hakkı kazanın 10 yoldaş= 30 idare hakkı olur ve gerekli idare hakkını da alınca krala bağlılık yemininizi bozun.
İşte kendi krallığınızı var olan kale veya şehriniz ile kurun (şehir,kaleniz yoksa ele geçirin ve krallığınızı kurun) Şimdi püf nokta ayrıldığınız krallıkla olan ortak düşmanlarınıza saldırın ve ortak düşmanınız olan krallığa elçi yollayarak iyi niyetinizi bildirip sizin krallığınızın tanınmasını sağlayın Taraflar bölümünden ya da rastgele krallarla arası iyi olmayan lordlarla politika konuşup tarafınıza çekmeye çalışın ilişkiniz fazla eksi olmasın yeter.
Kendi yoldaşlarınıza toprak vererek(sana bir sorum var, toprak sahibi olmak ister misin deyin tamam işte lord-leydi oldular bile) lordunuz yapın ama diğer lordlar sizle olan ilişkiniz eksilecektir. Yoldaşlarınızı lord yapmadan önce biraz yetenek kazanmaları iyi olur.Onları her zaman lord yapabilirsiniz; diğer lordları ikna etmeye uğraşmayı sevmeyenler için yoldaşları lord yapmak birebirdir.
Gerisi size kalmış iyi oyunlar.
Evlenmek:
Oyuna Başladığınızda hanlarda bulunan ozan ve aşıklardan 3 - 4 tane şiir öğrenin, bu size leydilerle ilişkinizi arttırmada lazım olacaktır. Namınızı da 160 yapmak yeter ama 200 küsürlerde biraz daha leydileri ve vasisini etkilemekte faydalı olacaktır. Ozan ve aşıklardan nerede ziyafet var öğrenin ve oraya gidin ve turnuva varsa hemen katılın turnuvadaki başarıyı da leydilere atfetmek yine leydilerle ilişkinizi arttıracaktır. Ziyafette herhangi bir leydi ile tanışın ve ona şiir felan okuyun ve vasisini öğrenin; vasisi ile de ilişkiyi arttırmanız lazım ondan görevler alarak ilişkinizi arttırabilirsiniz.
Bir yandan her gün hem leydiyi ziyaret edip hem vasisinden görev alıp ilişkileri arttırın. Aynı zamanda en az bir kale ya da şehrinizin olması da evlilik için garanti teşkil edecektir. Leydinin vasisi ile ilişkinizi 8-9 yapınca leydi ile olan ilişkinizden bahsedin seçeneklerden ve leydi ile evlenmek istediğinizi söyleyin. Sonra leydiye de onla geleceğinizi kurmak istediğinizi söyleyin ve evlenme teklif edin. İlişkiniz yüksekse hem lady hem de vasis bu teklifi kabul edecektir. Sonra nişanlanırsınız ve vasis sizi evlilik törenine çağıracağının söyler yine de siz her gün leydi ve vasisi ziyaret edin ne zaman çağıracaklarını sorun. Vasis sizi belirtilen 300 gün içinde en az 1 - 2 gün ; en fazla 30 gün içinde - ortalama - çağıracaktır. Çağırılınca vasise giderek törene katılın ve evlenin. Lady yani karınız kale, şehrinize otomatik olarak gönderilecektir.
Oyunda çocuk sahibi olmak yoktur. Eşinizi krallığınıza bakan olarak atayabilirsiniz.(konuşma seçeneklerinde var)
Derebey olması yönünden yoldaşlarınız
Alayen: Soylu Artimenner: Soylu değil Baheshtur: Soylu Borcha: Soylu değil Bunduk: Soylu değil Deshavi: Soylu değil Firentis: Soylu Jeremus: Soylu değil Katrin: Soylu değil Klethi: Soylu değil Lezalit: Soylu Marnid: Soylu değil Matheld: Soylu Rolf: Soylu Ymira: Soylu değil Nizar: Soylu değil (Uyarı! Nizar soylu olduğunu söyler ama değildir, o yüzden yongaya düşmeyin.)
Ziyafet Vermek:
Sizinde bildiğiniz gibi oyun içerisinde şanınızı, otoritenizi, bütün evrende söz sahibi olduğunuzu göstermek adına ziyafetler düzenleyebiliyoruz. Bazen ziyafet düzenlemek o kadar kolay olmuyor. Maddi ve manevi gücümüzü belirlememiz, krallığın uygun zamanını beklememiz gerekiyor. Bunları kısa ve öz şekilde nasıl gözden geçiririz bir bakalım isterseniz;
* Ziyafet için gerekli yiyecekler * Ziyafeti düzenleyeceğimiz şehrin durumu ve konumu * Krallığımızın moral ve yorgunluk yüzesi * Derebeylerimiz ile olan ilişkimiz
Ziyafet İçin Gerekli Yiyecekler
Ziyafeti düzenlemek için ilk önce evlenmeniz gerekli. Evli olmadan bir ziyafet düzenlemeniz maalesef gerçekleşmiyor. Güzel bir evlilik yaptınız ve sonrasında bir ziyafet ile kutlama yapmak istiyorsunuz. Eşinizle konuştuktan sonra rahatlıkla bir ziyafet düzenleyebilirsiniz. Tabi ziyafet düzenlemek o kadar kolay olmuyor. Hazırlık yapmanız şart. Ne gibi hazırlık yapacağınızı size eşiniz belirtiyor zaten. Gerekli olan yiyeceklerin miktarını, beğenilme oranı ve en önemlisi sofranıza biçilecek değeri yüksek tutmaya bakın.En yüksek "kafi" oluyordu. Dedikoduların sizi aşağılamasına izin vermemek için eşinizin sözünü dinleseniz iyi edersiniz.
Ziyafeti Düzenleyeceğimiz Şehrin Durumu Ve Konumu
Kendinize ait bir şehir yada kaleye sahipsiniz. Bu mülkü yeni aldınız yada uzun zamandır sizin elinizde. İlk bakmanız gereken yer ziyafet yerinin stratejik konumu. Savaş halinde olduğunuz topraklara yakın, her an saldırıya uğrayabilecek bir bölgedeki mülkte ziyafet vermemenizi öneririm.
Krallığımızın Moral ve Yorgunluk Yüzesi
Uzunca süren savaşlar, yüksek kayıplar verdiğiniz bir dönemdesiniz. Derebeylerinizin asker durumu zayıf, kendilerine ait bölgeleri savunmaya yeten bir güçleri var. Bu durumda o derebeyleri sizin verdiğiniz ziyafete gelmeyi düşünmeyeceklerdir. Öncelikli olarak kendi bölgelerini korumaya yöneleceklerdir.
Derebeylerimiz İle Olan İlişkimiz
Sizin tarafınızda olan derebeyleri ile yüksek ilişki içerisindesiniz. Bir çok derebeyi ile samimi, candan ve iyi niyetlisiniz. Bu durum yaptığınız ziyafete o kişilerin gelmesi şartını koşmuyor. Yukarıdaki ve bilinmeyen birçok nedenden dolayı verdiğiniz şölene gelmeyi kabul etmeyebilirler. Lordların sizin verdiğiniz şölene uzak bir yerde olması gelmelerini engelleyebilir.
- Bazı lordlar vardır. Her daim kendi bölgesini savunmaya almayı düşünür. Ve eğer bir sıkıntı sezerse o sıkıntıyı bitirmeden savaşa bile katılmaz.
- Bazen başka Krallıklardan yeni derebeyleri sizin tarafınıza geçer. Ve bir bakmışsınız, hiç tanımadığınız o kişi size ait olan bir yerde konaklama yapıyor. Sebebi şu olabilir diye tahmin yürütüyorum. Önceden ona yada eski krallığına ait bir bölgeyi elinizde tuttuğunuzdan, o lordun asıl amacı sizin krallığınıza geçerek o kale, ya da şehri kendisine almak istiyordur.
Özetle ziyafet verirken sabır herşeyden önce geliyor. Eminim ki oyundaki küçük buglar(hata) yüzünden ziyafetiniz boşa gitmeyecektir.
Oyundaki sıkıntılarınızı ve sorularınızı bu konu altında paylaşabilirsiniz.
Tom Clancy's Rainbow Six Siege, oyuncuların bir anti-terörist birimi olan Rainbow takımından değişik 'operatörler' olarak oynayabileceği birinci şahız nişancı türünde bir video oyunudur. Bu operatörlerin değişik uyrukları, ekipmanları, yetenekleri ve işlevleri olacak. Örneğin Twitch adındaki bir operatör düşmanları uzak mesafeden elektrik şoku ile vurabilen bir drone'a sahip olacakken, Smoke, etkilenen bölgelerde bulunan düşmanlara büyük miktarda hasar verebilen zehirli gazlar yerleştirip patlatabilecek. Sonuç olarak, oyun bizlere 'asimetrik' bir yapı sunacak. Aynı zamanda her iki taraf da, ekipmanları ve aletleri oyuncu tarafından haritaya ve oyun moduna göre özelleştirilebilen, "Er" isimli bir sınıfa sahip olacaklar. Oyuncu her oyunda sadece bir çeşit operatör olarak oynayabilecek, ve bu oyun bitene kadar operatörünü değiştiremeyecek. Sayıları sınırlı olmakla beraber, el bombası veya hücum patlayıcıları gibi güçlü silahlar da satın alınıp kullanılabilecek. Oyunda takım çalışması kuşatma anlamına gelen "Siege" ismiyle desteklenirken, oyuncuların düşmanlarını yenebilmesi için güçlerini birleştirmeleri amaçlanmıştır] Aynı zamanda oyuncular arasındaki iletişimi güçlendirmek için oyun içinde sesli olarak iletişim sağlanabilecektir. Oyuncular aynı zamanda oyun başlamadan önce saldırılarının veya savunmalarının ne şekilde olacağıyla ilgili plan yapabilecekler. Saldırı takımı çevreyi araştırmak, düşmanlarının ve hedeflerin yerlerini tespit edebilmek için küçük dronelar gönderebilecek iken, savunma takımı da saldırıyı önleyebilmek için kapı, duvar gibi yapıları güçlendirmek amacıyla çeşitli barikatlar döşeyebilecekler. Saldırı takımı, saldırı için birden fazla başlama noktasından birini seçebilecek. Oyundaki haritalar çok büyük olmayacak, ve oyuncular öldükleri zaman bir takım arkadaşı tarafından gerçekleştirilmedikçe oyun bitimine kadar yeniden hayata gelemeyecekler. Bunun sebebinin, Ubisoft Montreal tarafından "üç ana sütun" olarak adlandırılan, oyuncuları takım oyununa ve değişik taktikler kullanmaya itmek, ve aynı zamanda oyun süresince gerçek bir heyecan yaratmak olduğu açıklanmıştır. Aynı zamanda bir oyuna ayrılan süre de çok uzun değildir. Oyunun haritalarının hazırlanmasında 'düşeylik' anahtar ögelerden biri olarak açıklanmıştır. Oyuncular düşmanlarını tuzağa düşürmek için pencerelerden iple içeriye dalabilecekleri gibi, zeminden ve çatıdan hücum patlayıcıları ve bazı özel silahlar ile saldırı yapabilecekler. Takım arkadaşını kasten vurmak dışında oyunda gerçekleştirilen her hareket, "Renown" isimli, yeni operatörler, silahlar ve ekipmanlar almaya yarayan puanlar kazandıracak.
Ve sonunda Crysis 3, resmi olarak duyuruldu! Günlerdir süren söylentiler sona erdi ve Nano Suit'li kahramanımız, New York'un yıkık yapılarının arasında bize selamını çaktı. Bu kez yapacağımız daha fazla şey, görmemiz gereken daha fazla hesap var. Kolay değil, hem işgal daha büyük, hem de düşmanlar daha fazla. "Bunca düşman bize çok gelmez mi" demeyin, çünkü eski bir dostumuz da geri dönüyor Crysis 3 ile. İşte büyük ihtimalle serinin en gelişmiş ve en iyi oyunu olacak Crysıs 3 hakkında şimdiye kadar gelen bilgiler...
Bu kez işler ne tropik bir adayla, ne de NewYork'la sınırlı...
2047 yılında, New York'tayız. İkinci oyunda gerçekleşen büyük savaşın ardından Prophet (Alcatraz), Crynet tarafından hapse atılıyor ve dünya üzerinde o ana kadar görülmüş en büyük işgal gerçekleştiriliyor. Üçüncü oyunda, Ceph istilasının tamamlanması sonucu, dünya üzerindeki istila etkilerini göreceğiz. Tabii senaryo, yine Prophet'ın etrafında gelişecek. Çünkü onun dediğine göre, "Bu bir intikam görevi." Ayrıca ana görevlerin dışında, bu kez gerçekleştirebileceğimiz bazı yan görevlerin de olacağı söyleniyor. Crysis 3, tam anlamıyla bir sandbox (Açıklayıcı olması için "açık dünya" diyelim) oyun olarak hazırlanıyor. Hiçbir sınır, gizli perde ve benzeri durumla karşılaşmayacağız.
Crysis 3'ün hikayesi, Steven Hall tarafından yazılıyor. İkinci oyundaki senaryo akışı, şüphesiz ki ilk oyuna göre daha detaylı ve doyurucuydu. Crysis 3'te de işlerin daha ileri götürülmesi planlanıyor. Oyun boyunca yaşayacaklarımız, sadece New York'un yıkık binaları ve caddelerinde sınırlı kalmayacak. Ayrıca şehrin dış bölgelerini de görebileceğiz ve buralar, bize Crysis 1'de gerçekleştirilen ilk yaratık saldırısının ardından yaşanan donmuşluk hissini verecek. Anlayabileceğiniz üzere, New York şehrinin çevresi, donmuş, soğuk bir dokuyla kaplı olacak.
Peki, çevresinden söz ettik de, New York nasıl?
Biliyorsunuz, Crysis 1 ve Warhead'te, ormanlık alanlarda mücadele ediyorduk. Crysis 2'yle birlikte dev yapıların gelmesi, aynı zamanda dikey oyun biçimini de getirmişti. Binaların üzerinde hareket edip, aşağıya doğru ani ataklar gerçekleştirebiliyorduk. Crysis 3 ise, Crysis 2 ve önceki Crysis oyunlarının oynanış mantığını bir araya getirerek, yeni özelliklerle geliştiriliyor.
Artık New York'ta sadece istila sonrasına ait yıkık yapılar yok. Yapıların etrafını saran dev sarmaşıklar, bir zamanlar arabaların kullandığı yolları kaplamış ağaçlar, kısacası ormanlık bir görüntü var. Yapımcılar işte buna, Crysis 1 ile Crysis 2'nin kombinasyonu diyor. Yeşil bitki örtüsüyle, gelişmiş teknolojik yapıların bir araya geldiği serideki ilk oyun olacak Crysis 3.
Bethesda, konferansın 1. saati dolmuşken ve Dishonored2, Doom gibi kelle yapımlar gösterildikten sonra 'Evet, artık konferansımızın sonuna geldik...' diyerek neticesi tahmin edilebilecek bir şaka yaptı ve karşılığını da seyircilerden şakayla karışık yuhlayarak aldı. Bundan sonrası ise yarım saati aşkın bir Fallout 4 resitaliydi.
Bakalım elimizde neler var:
Son yıllarda oyunların çok erken duyurulması ve zaman geçtikçe oyuna olan ilginin azalması söz konusu... Bethesda bunu çok iyi analiz ediyor: Oyun 10 Kasım 2015'tePC, Xbox One ve PS4 için piyasada olacak!
Oyunda yepyeni bir craft mekaniği bulunacak. Bu tür craft mekanikleri tanıtılırken 'sınırsıza yakın seçenek' diye şişirilir hep ama bu kez gerçekten öyle! Tanıtım sırasınca yapılan farklı silahlar akıl almaz düzeyde...
Fallout 4'te bir üs sistemi olacak... Kendi evimizi bir çok seçenekle oluşturabileceğiz. Hatta elektrik şantiyesi bile kurabilecek, elektrikli tabelalar bile yapabileceğiz. Burada da inanılmaz geniş seçenekler var.
Oyunun ana yapımcılarından Todd Howard'ın şöyle bir açıklaması var: "Skyrim'in açık dünya yapısı üzerine aldığımız olumlu tepkiler biziFallout 4'ün açık dünyasının içini daha fazla doldurmaya itti. Açık dünya sunuyorsak, yapabileceklerimiz konusunda daha fazla serbestlik sağlamalıydık."
Geçmiş oyunların aksine kadın/erkek ana karakterlerimiz seslendiriliyor olacak. Todd bu konuda şunları söylüyor: "Bir hikâye anlatmaya çalışan oyunlara bakarsanız, ana karakterlerin seslendirildiğini göreceksiniz. Yapmaya çalıştığımız şey karakterler için doğru sesleri bulmaktı. Bu bağlamda çok iyi iki seslendirme sanatçısı ile çalıştık. Son 2 aylarını13.000 satırı aşkın diyalogu seslendirmekle geçirdiler. Hikâye anlatımı ve duygusal anların aktarımı konusunda daha önce hiç başaramadığımız bir seviyeye geldiğimizi düşünüyorum."
Oyun elbette post-apokaliptik dönemde geçecek ancak bu kez tüm bu kıyamet senaryosu yaşanmadan 200 yıl önceden başlayacağız oyuna... Ve evet, 200 yıl sonra da aynı karakterler oynamaya devam edeceğiz. Burada Bethesda oyunun hikâyesini açık etmemek için detay vermekten kaçındı.
Oyunun koleksiyoner sürümü içerisine akıllı telefonunuzu entegre edebileceğiniz bir gerçek bir Pip-Boy bulunacak.Eş zamanlı olarak Pip-Boy'un yazılımı da iOS ve Android için indirilebilir olacak. Bu sürüm$120'dan satışa çıkacak.